Podcast episodes

  • Season 2021

  • Tasavvuf Okumaları

    Tasavvuf Okumaları

    Tasavvuf Okumaları

  • Season 2020

  • Tasavvuf Okumaları 9

    Tasavvuf Okumaları 9

    Öğretmenler günü kutludur zira öğretmenlik kutsaldır diyerek başlayalım efendim. Günümüz Türkçesinde öğretmen, belli bir bilgi birikimini öğrenmek ile ilgili öğrenmek için bilgi almak için kullanılıyor. Misalli Türkçe Sözlük'te ise “İlim, sanat veya teknik dallarında bildiğini öğretmeyi meslek edinmiş kimse” olarak tanımlanıyor. Osmanlıca'da bu anlama karşılık gelmek üzere muallim, muallime gibi kelimelerin kullanımı biliyoruz. Burada anlam yine bildiğini öğretmeyi bir meslek olarak benimsemiş kimse anlamı öndedir. Arapça alm kökünden gelen muallim, ilmini aktaran anlamındadır. Ancak yine de modern anlamda örgün eğitimin ilk örneklerinin ortaya çıktığı 18. yüzyıl sonu ile 19. olmalıdır. O keşif önce öğrenilecek hizmette bir eğitim ağı bulunmadığından, bir gencin eğitimi, kullanımı olan ailelerde büyük ölçüde mürebbi ya da mürebbiye tarafından gerçekleştiriliyordu.

  • Tasavvuf Okumaları 10

    Tasavvuf Okumaları 10

    Müsaadenizle biraz Tasavvuf Okumaları dersinin tarihçesi ve mahiyetinden bahsetmek istiyorum. 2009 yılında hocam Cemalnur Sargut'un istek üzerine üzerine hafta Cumartesi günleri Gençler Sohbeti'ne başladık. Yediden onun yaş grubundan katılımcı ile birlikte yediye yediye Mevlânâ Celâleddin Rûmi'nin Fihimâ Fih adlı eserini okuyor ve şerh ediyorduk. O Tercüme İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde lisans yükseka devam ettiğim için, tasavvuf tarihi ve tasavvuf düşüncesine dair yeni okuduğum eserleri ve oradan derlediğim malumatı da öğrencilerimle paylaşma kuruyordum. Birlikte kültür gezileri, aktiviteler, bahar ve yaz aylarında piknikler, ramazan günlerinde iftarlar tertip ediyorduk. Kandil günlerinde ihya geceleri tertip ediyor, ellerimizde kandillerle kapı kapı dolaşıyorduk. Yüzü aşkın öğrenciden kocaman bir Gençler Sohbeti ailesi olmuştuk. 2013 Ocak ayında “Ken'ân Rifâî'nin Mesnevî Sohbetleri, III. Cilt II. Defter adlı tezimi teslim ettiğim mesaj bir tecelli dalgası gelerek beni İstanbul sularından alarak, Harvard Üniversitesi “Dini Çalışmalar Bölümüne” nakletti. Öğrencilerim bana hasret ben .. tabi Gençler Sohbeti Boston ve Newyork'ta da devam etti. Lise öğretmenliğim sırasında okuttuğum öğrencilerim orada beni arayıp buldular; farklı eyaletlerde sohbet ve tasavvuf müziği buluşmalarımız bu suretle devam etmiş oldu. Nihayet 2015 yılında yurda dönüşüm ve Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü'nde hazıramın ardından İstanbul'da beni bekleyen öğrenci halkama kavuşmuş oldum. Ancak bu bazı halka dökümü Üniversite derslerimden gelen öğrencilerimde bulunuyor ve fakir de tahsil hayatında Harvard ve Uludağ İlahiyat gibi iki önemli kurumdan geçmiş bir akademisyen hüviyetiyle derslerimi veriyordum. Bu sohbetimizin adını "Tasavvuf Okumaları" şeklinde değiştirmememiz, yaptığımız iyi yansıtması anlamlı olacaktı. Bu başlığın çatısı altında da nice yıllardır buluşuyoruz. Pandemi döneminde derslerimizi Zoom programı üzerinden online olarak yaptığımız için kayıt etme imkanımız da oldu. Kayıtları Spotfy'da yayın sesi öneren, titizlikle konuyu takip ederek bu yayınları gerçekleştiren öğrencilerime çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle de tasavvufa ilgi duyan herkese ulaşmış olduğu için şükrediyorum. Muhabbetimiz dâim olsun. İlmimiz de günden güne artsın, bereketlensin inşallah. Selamlarımla.

  • Season 2

  • Tasavvuf Okumaları 5

    Tasavvuf Okumaları 5

    12 Haziran 2020 tarihli Tasavvuf Okumaları dersinin kaydı. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Mesnevi'sinden Doğan Kuşunun Hikayesi üzerinden durularak "İnsanın canı kuş gibidir, ten kafesinde mahpustur" anlayışı üzerine durulmuştur. Diğer yandan Ahmed er-Rifâî Hazretlerinin eserinden mütevazi olmak ile ilgili bölüm okunarak, konunun hassasiyetleri üzerine güzel bir sohbet yapılmıştır. Tasavvuf sohbeti sırasında tasavvufun esaslarına dair birçok önemli husus üzerinde konuşulmuştur.

  • Tasavvuf Okumaları 4

    Tasavvuf Okumaları 4

    22.05.2020 tarihli Tasavvuf Okumaları dersinin kaydı. Mesnevi’nin II. cildin ilk hikayelerinde, daha çok dervişliğin ilk dönemleri ve çetrefilli halleri anlatılır. Söz gelimi Hz. İsa’dan kemiklerin dirilmesi ile ilgili ilmi öğrenmek isteyen adam hikayesinde, mürşidin sözlerini ezberleyerek etrafı irşâd etmeye kalkışan dervişin yaşadığı acı tecrübeler resmedilir. Buna göre, adamın biri Hz. İsa’ya gelerek, kendisine ölüleri diriltmeye vesile olan ilmi ve tılsımlı sözleri öğretmesini ister. Her ne kadar, İsa (a.s) bu ilmin Peygamberler için olduğunu ve halkı Hakk’a davet etmek için bir araç mesabesinde bulunduğunu anlatsa da adama söz geçiremez. Aldığı manevi bir işaret ile, bu mütecessis kişiye söz konusu ilimden bir kaç lafız aktarmak durumunda kalır. Adam heyecanla, ilk gördüğü kemik yığınına, öğrendiği tılsımlı sözleri okuyup üfleyince, kemikler dirilir. O anda olan olmuştur. Dirilen kemik yığınının altından, kocaman bir aslan ortaya çıkmış ve adamı bir pençesi ile yere devirip canını almıştır. Sonrasında Hz. Mevlânâ, İsa (a.s) ve aslan arasında devam eden mükaleme içerisinde, insanın bir mürşid bulduğu zaman onun vasıtasıyla ölü mesabesinde bulunan canını diriltmeye çalışması gerektiğini izah eder. Kişi, Allah dostunun diriltici nefesi ve sözleri ile kendi canını hayy/diri kılmalıdır. Şeyhten duyulan birkaç hikmetli sözü, başkalarına satmak ve mürşitlik denemeleri yapan kişinin akıbeti ise, şüphesiz bu dirilen aslanın elinden ölümü içen adam gibi olacaktır. Böyle bir çabanın nihayeti, dervişin kendi nefsini vahşi bir aslana dönüştürecek ve onu ruhuna mal olacaktır. Arzu Eylül Yalçınkaya